23 Ocak 2016 Cumartesi

BEHZAT ŞAŞAL: EVRENSEL BİRLİĞE ÇAĞRI & "BİLİM VE DİN ÇEVRELERİNE" ÇAĞRI

EVRENSEL BİRLİĞE ÇAĞRI
İnsanlığın var oluşundan bugüne dek içine düştüğü en büyük yanılgı; kendi aralarında dil, din ve ırklar bakımından ayrım oluşturmasıdır.Oysa çağımız biliminin DNA’lar üzerine yaptığı araştırmalar sonucu bulmuş olduğu bulgular, bütün insanların aynı genetik özden oluştuğunu ispatlamış bulunmaktadır.
Bu nedenle, hepimiz dünyayı kapsayan büyük bir ailenin bireyleriyiz. İnsanların DİN’ ler arası yarattığı ayrım ise, insanlık tarihinde görülen en büyük yanılgıdır. 
Çünkü, ayrı ayrı ALLAH’ lar yok ki ayrı ayrı dinler olsun.
Eğer biraz dikkat eder ve tarafsız bir akılcılıkla değerlendirirsek, bütün Peygamberlerin aynı Allah’ın Peygamberi olduğunu, bütün Peygamberlerin insanlığa aynı Allah’ı anlattığını ve öğrettiğini göreceğiz.Hangi dini inançta olursak olalım, bu dini inançlara hangi ismi verirsek verelim, dua ve ibadetlerimizde hepimiz aynı Allah’a dua ve ibadet etmiyor muyuz ?
Yani bir TEK Allah bulunmakta ve hepimiz O Allah’a inanmakta, O’na dua ve ibadet etmekteyiz.
Oysa asırlardan beri ayrı ayrı Allah’lar, ayrı ayrı dinler varmış gibi birbirimizle Allah adına savaşlar yapıyor ve birbirimizi öldürüyoruz.
Peki, dini inançlarımızda inandığımız o kıyâmet gününde yüce Allah bize, “Siz birbirinizi niçin öldürdünüz” diye sorduğunda ne cevap vereceğiz ?
Eğer “Senin için öldürdük” dediğimizde bize, “Peki, seni yaratan da, öldürdüğün insanı yaratan da ben değil miyim ?” dese, ne cevap vereceğiz ?
Bütün dinlerin insanlığa verdiği ortak emir ve insanlardan istediği ortak bilinçlenme; “Sana yapılmasını istemediğin kötü bir şeyi başkasına yapma, sana yapılmasını istediğin iyi şeyleri sen de herkese yap” değil midir ?
Bu güzel ortak emri neden göremiyor ve neden yerine getiremiyoruz ? Asırlardan beri sürüp gelen ve bilinç altımıza yerleşerek, bizim bir ÖZ parçamız haline gelmiş olan bu olumsuz yanılgılarımızdan ve etkinliklerden kendimizi nasıl kurtaracağız ?
Bunun en kısa ve doğru yolu; toplumlar ve bireyler olarak bizleri, dünyevi çıkarların olumsuz etkisinden kurtaracak şekilde bir ÖZ eleştiri yapmamızdır. Bu öz eleştiri sonucunda da kendi kendimizle bir iç savaşa, yani bir iç cihada girmemizdir.Gelin, “akıl ve bilgi çağı” denilen bu çağda, asırlardır süren yanılgılardan kendimizi kurtaralım.Gelin, rengimiz, dilimiz ve dini inançlarımız ne olursa olsun “ÖZ KAYNAKTA BİR” olduğumuzu anlayalım ve birbirimizle kardeşçe kucaklaşalım. Gelin, Allah’ın bizlere vaad ettiği cenneti bu dünyamızda ve yaşamımızda da elde edelim.
KARDEŞÇE SEVGİLERLE...
Behzat ŞAŞAL
e.Mail: bsasal@mynet.com
NOT :Bu çağrıya katılıyorsanız, bütün çağdaş iletişim araçlarıyla ‘Lütfen, bu çağrıyı yayınlayıp, dünyamızdaki bütün din ve devlet büyükleri ile yetkili kuruluşlara” altına kendi adınızı da yazarak ulaştırınız.Hizmetinizin karşılığı, ebedi sevgi ve kardeşlik olsun.
"BİLİM VE DİN ÇEVRELERİNE" ÇAĞRI
Birbirinizi yok etmek veya en azından etkisiz hale getirmek için, aranızdaki açık veya gizli zıtlaşmayı, savaşı bırakın artık. 
Bu zıtlaşma ve savaşta birbirinize değil, bütün insanlığa kötülük ve zarar verdiğinizi görünüz artık.
Düşüncelerinizi ve amaçlarınızı dünyevi çıkarlardan uzak, açık kalplilikle ortaya koyarsanız, aranızda, birbirinizi yok etmeyi gerektiren bir zıtlığın olmadığını göreceksiniz.
Bilimin amacı da, bütün dinlerin amacı gibi insanlığa hizmet etmek değil midir ?
Öyle ise, aranızdaki bu zıtlaşmanın ve düşmanca görüntünün temel nedeni nedir ?
Bilim çevresinin amacı; Her şeyin bilimselliğe dayanması, bilimin ve akılcılığın insan yaşamına egemen olması ve hükmetmesi değil midir ?
Peki, bütün din kitaplarının da temel emirlerinden olup, aydın din çevrelerinin amacı da, din ve dini inançların akıl ve akılcılığa dayanması değil midir?
Çünkü, din kitaplarımız, “Siz hiç düşünmez misiniz ?”,
“Siz hiç akıl etmez misiniz?” gibi insanları düşünmeye ve akılcılığa davet eden ayetlerle dolu değil mi ?
Din kitabımızda : “Neden Kuran’ı dikkatle incelemiyorlar ?
Yoksa, akılları üzerinde kilitler mi var ?” ayeti ile insanları açıkça araştırmaya, akılcılığa yani bilimselliğe davet etmiyor mu ?
Ayrıca, yine bütün dini inançlarda “Aklı olmayanın dini yoktur” ayeti ile de insanlara ‘akılcılığı’ önermiş, aklı olmayanın dini inancının da akılcı olmayacağını ve Allah tarafından da makbul kabul edilmeyeceğini açıkça belirtmiyor mu ?Bilim çevresi, bilimsel bulgularının ve bu bulgulara dayanarak yaptıklarının özüne indiğinde o bilimsel bulgularda Kur’an’daki ayetin bilimsel açıklamasını görecektir. Çünkü, “Kur’an, tabiat kanunları için Allah’ın ilâhi kanunlarıdır” demektedir.
Bilim ve din çevrelerine çağrıda bulunuyorum: 
Gelin, bütün bilimsel bulguları ve bu bulgulara dayalı teknolojiyi tabiat kanunları ile, Kur’an daki ilgili bazı ayetleri birlikte değerlendiriniz.
Bu durumda bilim ve dinin birbirinden ayrı, özellikle de birbirine karşıt olmadığını, tam aksine ÖZ’de bir olduğunu göreceksiniz.
Öyle ise, bu savaş neyin savaşı ve ‘bu savaş’ niçin verilmektedir ?
Her iki taraf da akılcı bir gözlemle değerlendirmede bulunursa, bazı yanlış anlamalar ve yanılgılar içinde bulunduklarını göreceklerdir.
Bazı bilim çevreleri,‘din ve Allah inancına’ neden karşıdırlar ?
Din ve Allah inancında insanlık için zararlı gördükleri olumsuzlukları lütfen açık kalplilikle ortaya koysunlar.
Din çevreleri de lütfen, bilim çevrelerinin din ve Allah inancına karşı oldukları konular üzerinde akılcı olarak düşünmeli ve bu alanda gerekli bilimsel araştırmaları yapmalıdırlar.
Öyle sanıyorum ki, şu gerçekler ortaya çıkacaktır:
* Bilim çevrelerinin din ve Allah inancında ve bazı dini uygulamalarda karşı oldukları bir çok şeye aydın din çevrelerinin de karşı olduğu görülecektir.
* Din çevreleri de gerekli bilimsel araştırmalarda bulunurlarsa, din ve dini inançlar içinde bilimle ve akılcılıkla bağdaşmayan ve kabul edilemeyecek bir çok hurafe ve batıl inançların varlığını ve uygulamalarını göreceklerdir.
* Din ve dini inançlara karşı olan çevreler de, dini inançlar ve uygulamalar içine karışmış hurafe ve batıl inançları din olarak düşünüp değerlendirme yanılgısından kendilerini ve insanlığı kurtarmalıdırlar.
* Çalışmayı ve bilimsel düşünmeyi ibadet kabul eden dinleri, insanları geri bırakmakla suçlamak yanılgısından kendilerini ve dinleri kurtarmalıdırlar.
* Din, “Din Ahlâktır” diye tanımlanırken, dinleri ahlâk anlayışını bozmakla suçlamak yanılgısından kendinizi de dinleri de kurtarınız.
* Hurafeler ve batıl inançlara karşı savaş açmış olan dinler ne gariptir ki, hurafelik ve batıl inançlılıkla suçlanmaktadır. Bu yanılgıyı görelim artık.
* “Bilim için çalışırken dinden, din için çalışırken bilimden uzaklaşmayın” bu deyiş dinlerin ortak görüşü ve ortak emridir.Kısacası; Allah’ın, din ve dini kurallarındaki arzu ve amacının, hurafe ve batıl inançlardan arındırarak, dinlerin gerçek felsefesini ortaya çıkarma zamanı gelmiştir.Allah’ın, akıl ve akılcılığa dayandırdığı din ve dini inançlar ile, dini, akıl ve akılcılığın dışında gösterenleri ayırt ediniz ve dini, akılcılığın dışında gösterenlere karşı olunuz. Ama, Allah’a ve akılcılığa dayanan din ve dini inançlara karşı olmayınız.
Allah’ın, din ve dini inançlarla ortaya koyduğu amacı ; “Sana yapılmasını istemediğin kötü şeyleri sen de başkalarına yapma, sana yapılmasını istediğin iyi şeyleri sen de başkalarına yap” veya “Kendiniz için sevdiğiniz şeyleri başkaları için de sevmedikçe hiçbiriniz iman etmiş sayılmazsınız” değil mi ?
İnsanlık bunu bilmiyor veya bilinmiyorsa, din ve Allah inancını yok etmeye çalışacağımız yerde, dinlerin bu ortak felsefesini insanlığa öğretmemiz, insanlık için çok daha iyi ve faydalı olmaz mı ?
Dine karşı veya dindar olun, bu ortak amaç ve felsefeye karşı olabilir misiniz ?
Bunun için bilimin ve dinin bu ortak amaçlarda el ele vererek insanlığın mutluluğu, huzuru ve buna ulaşılması için çalışmak olmalıdır. O halde, bilim ve din neden, niçin birbirine karşıt ve düşmanca davranışlar içinde bulunuyorlar ?
En doğrusu, bilim ve din el ele verip, insanlığın mutluluğu için birlikte daha bilinçli, daha akılcı ve daha inançlı olarak çalışmalıdırlar.
İnsanlık, ancak, böyle bir din anlayışı ve yaşam biçimi ile kötülüklerden, savaşlardan kurtulup gerçek mutluluğa ve huzura kavuşacaktır.
Aslında, bilimin de dinin de asli görev ve işlevi budur. Uygulama bu olmalıdır.
Behzat ŞAŞAL e.Mail; bsasal@mynet.com
*****UNIVERSAL CALL .... COME !..
Let us bring wherever we goLet us be connectors and unifiers, not sowers of dissentLet us disseminate
Love where there is hate,
Forgiveness where there is injury,
Belief where there is doubt,
Hope where there is despaır,
Light where there is darkness,
And joy where there is sorrow,
COME!
Let us beNot of those who see the failure of others, but of who hide their,
Not of those who seek consolation, but those who console,
Not of those who wish to be understood, but those who understand
Not of those who wish to be loved, but those who love.
COME!
Let us we becomeLike the rain, which bestows life without discrimination wherever it flows;
Like the sun, which enlightens all beings everywhere without distinction;
like the earth, which though everything steps on it, withholds nothing, and bestows its fruits on everyone.
AND COME!
Be the ones of those hands who give rather than receive,
Those who are forgiven because they forgive,
Those who are born for Truth, live for Truth, die for Truth,
And let’s be in the stage of the ones who are reborn in the eternal life…
Behzat ŞAŞAL
INVITATION TO UNIVERSAL UNION
Starting with the first experiences of the human being, the greatest mistake made is the discrimination among languages, religions and races.
However, the scientific diagnosis on DNA proves that all people have the same genetic specialties.
So, we are the individuals of the great world family. The discrimination between the religions is the human history.
Since there is no different GODS, therefore there is no different religions.
If the issue is examined carefully and evaluated with objective rationality, we can see that all the Prophets are God’s Prophets and their mission is to teach and to explain GOD to the people.
Whichever religion we believe in or whatever name we gave a name to those religions, we all pray to and practice for the same GOD that all of us believe in, pray to and practice for.
On the contrary, we have been fighting and killing each other for God along centuries while pretending that there are different GODS and religions.
So, what we are going to say on Doomsday if GOD will ask why we killed each other.
Should we reply that we did it for you, how we can give an answer in the case that GOD says:
“Did not I create both you and the people you had killed?”All the religions have common order for thepeople that:
”Do not treat others in a bad way that you do not like to be treated so. Do the others favor that you like to be done so.
”What is the reason that we cannot understand this beautiful comment and do it so?
How can we get rid of those prejudices and evil activities that infuse our personality and subconscious along the centuries?
The only and proper way is criticize us as an individual and a social group for saving ourselves from the adverse impact of the selfish interest.
That means we should struggle with our conscious that produces discrimination and wars.
SO…
Come together, in the “Age of the Wisdom” 21 century, let’s get r id of the mistake that has been existing all centuries long.
Come together, perceive that we have the same origin and hug each other frankly, although we have different colors, languages and religious beliefs.
Come together, get the heaven even in this world and in our lives that
God promises in the holy boks.
FRIENDLY LOVE…
P.S. ıf you believe in this invitation, please declare this with your signature to all the leaders of the religions, the governments and authorized organizations via all communication tools.
YOUR PAY OFF WOULD BE INFINITE LOVE AND PEACE AND FRATERNITY
Behzat ŞAŞAL, bsasal@mynet.com

Hiç yorum yok: