27 Eylül 2008 Cumartesi

BİLİM VE DİN ÇEVRELERİNE Ç A Ğ R I
Behzat ŞAŞAL, 24 Eylül 2006
Birbirinizi yok etmek veya en azından etkisiz hale getirmek için, aranızdaki açık veya gizli zıtlaşmayı, savaşı bırakın artık. Bu zıtlaşma ve savaşta birbirinize değil, bütün insanlığa kötülük ve zarar verdiğinizi görünüz artık.
Düşüncelerinizi ve amaçlarınızı dünyevi çıkarlardan uzak, açık kalplilikle ortaya koyarsanız, aranızda, birbirinizi yok etmeyi gerektiren bir zıtlığın olmadığını göreceksiniz.
Bilimin amacı da, bütün dinlerin amacı gibi insanlığa hizmet etmek değil midir ?
Öyle ise, aranızdaki bu zıtlaşmanın ve düşmanca görüntünün temel nedeni nedir ?
Bilim çevresinin amacı; Her şeyin bilimselliğe dayanması, bilimin ve akılcılığın insan yaşamına egemen olması ve hükmetmesi değil midir ?
Peki, bütün din kitaplarının da temel emirlerinden olup, aydın din çevrelerinin amacı da, din ve dini inançların akıl ve akılcılığa dayanması değil midir? Çünkü, din kitaplarımız, “Siz hiç düşünmez misiniz ?” , “Siz hiç akıl etmez misiniz?” gibi insanları düşünmeye ve akılcılığa davet eden ayetlerle dolu değil mi ?
Din kitabımızda :
“Neden Kuran’ı dikkatle incelemiyorlar ?
Yoksa, akılları üzerinde kilitler mi var ?” ayeti ile insanları açıkça araştırmaya, akılcılığa yani bilimselliğe davet etmiyor mu ?
Ayrıca, yine bütün dini inançlarda “Aklı olmayanın dini yoktur” ayeti ile de insanlara ‘akılcılığı’ önermiş, aklı olmayanın dini inancının da akılcı olmayacağını ve Allah tarafından da makbul kabul edilmeyeceğini açıkça belirtmiyor mu ?
Bilim çevresi, bilimsel bulgularının ve bu bulgulara dayanarak yaptıklarının özüne indiğinde o bilimsel bulgularda Kur’an’daki ayetin bilimsel açıklamasını görecektir. Çünkü, “Kur’an, tabiat kanunları için Allah’ın ilâhi kanunlarıdır” demektedir.
Bilim ve din çevrelerine çağrıda bulunuyorum:
Gelin, bütün bilimsel bulguları ve bu bulgulara dayalı teknolojiyi tabiat kanunları ile, Kur’an daki ilgili bazı ayetleri birlikte değerlendiriniz. Bu durumda bilim ve dinin birbirinden ayrı, özellikle de birbirine karşıt olmadığını, tam aksine ÖZ’de bir olduğunu göreceksiniz.
Öyle ise, bu savaş neyin savaşı ve ‘bu savaş’ niçin verilmektedir ?
Her iki taraf da akılcı bir gözlemle değerlendirmede bulunursa, bazı yanlış anlamalar ve yanılgılar içinde bulunduklarını göreceklerdir.
Bazı bilim çevreleri,‘din ve Allah inancına’ neden karşıdırlar ?
Din ve Allah inancında insanlık için zararlı gördükleri olumsuzlukları lütfen açık kalplilikle ortaya koysunlar.
Din çevreleri de lütfen, bilim çevrelerinin din ve Allah inancına karşı oldukları konular üzerinde akılcı olarak düşünmeli ve bu alanda gerekli bilimsel araştırmaları yapmalıdırlar.
Öyle sanıyorum ki, şu gerçekler ortaya çıkacaktır:
-->Bilim çevrelerinin din ve Allah inancında ve bazı dini uygulamalarda karşı oldukları bir çok şeye aydın din çevrelerinin de karşı olduğu görülecektir.
-->Din çevreleri de gerekli bilimsel araştırmalarda bulunurlarsa, din ve dini inançlar içinde bilimle ve akılcılıkla bağdaşmayan ve kabul edilemeyecek bir çok hurafe ve batıl inançların varlığını ve uygulamalarını göreceklerdir.
-->Din ve dini inançlara karşı olan çevreler de, dini inançlar ve uygulamalar içine karışmış hurafe ve batıl inançları din olarak düşünüp değerlendirme yanılgısından kendilerini ve insanlığı kurtarmalıdırlar.
-->Çalışmayı ve bilimsel düşünmeyi ibadet kabul eden dinleri, insanları geri bırakmakla suçlamak yanılgısından kendilerini ve dinleri kurtarmalıdırlar.
-->Din, “Din Ahlâktır” diye tanımlanırken, dinleri ahlâk anlayışını bozmakla suçlamak yanılgısından kendinizi de dinleri de kurtarınız.
-->Hurafeler ve batıl inançlara karşı savaş açmış olan dinler ne gariptir ki, hurafelik ve batıl inançlılıkla suçlanmaktadır. Bu yanılgıyı görelim artık.
-->“Bilim için çalışırken dinden, din için çalışırken bilimden uzaklaşmayın” bu deyiş dinlerin ortak görüşü ve ortak emridir.
Kısacası; Allah’ın, din ve dini kurallarındaki arzu ve amacının, hurafe ve batıl inançlardan arındırarak, dinlerin gerçek felsefesini ortaya çıkarma zamanı gelmiştir.
Allah’ın, akıl ve akılcılığa dayandırdığı din ve dini inançlar ile, dini, akıl ve akılcılığın dışında gösterenleri ayırt ediniz ve dini, akılcılığın dışında gösterenlere karşı olunuz. Ama, Allah’a ve akılcılığa dayanan din ve dini inançlara karşı olmayınız.
Allah’ın, din ve dini inançlarla ortaya koyduğu amacı ; “Sana yapılmasını istemediğin kötü şeyleri sen de başkalarına yapma, sana yapılmasını istediğin iyi şeyleri sen de başkalarına yap” veya “Kendiniz için sevdiğiniz şeyleri başkaları için de sevmedikçe hiçbiriniz iman etmiş sayılmazsınız” değil mi ?
İnsanlık bunu bilmiyor veya bilinmiyorsa, din ve Allah inancını yok etmeye çalışacağımız yerde, dinlerin bu ortak felsefesini insanlığa öğretmemiz, insanlık için çok daha iyi ve faydalı olmaz mı ?
Dine karşı veya dindar olun, bu ortak amaç ve felsefeye karşı olabilir misiniz ?
Bunun için bilimin ve dinin bu ortak amaçlarda el ele vererek insanlığın mutluluğu, huzuru ve buna ulaşılması için çalışmak olmalıdır.
O halde, bilim ve din neden, niçin birbirine karşıt ve düşmanca davranışlar içinde bulunuyorlar ?
En doğrusu, bilim ve din el ele verip, insanlığın mutluluğu için birlikte daha bilinçli, daha akılcı ve daha inançlı olarak çalışmalıdırlar.
İnsanlık, ancak, böyle bir din anlayışı ve yaşam biçimi ile kötülüklerden, savaşlardan kurtulup gerçek mutluluğa ve huzura kavuşacaktır.
Aslında, bilimin de dinin de asli görev ve işlevi budur. Uygulama bu olmalıdır.
Behzat ŞAŞAL

Hiç yorum yok: